Eskişehirspor 0-1 Beşiktaş


Uzun zamandır izlediğim en kötü maçta, attığımız şans golüyle de olsa kazanmamız çok iyi oldu.Son dört maçta alınan 12 puan şampiyonluk potasından kopmamızı sağladı.

Bu kadar eksikle, bu deplasmanda alınacak bir üç puan çok önemliydi ve bunu başardık.Hücumda sıkıntı yaşasakta, takım savunmamız ve mücadelemiz ile iyi bir seri yakaladık.Wolfsburg ve Eskişehir deplasmanlarından istediğimiz sonuçlarla dönmüş olduk.

Ankaragücü ve Wolfsburg maçlarını da kazanarak istediğimiz yere geleceğimizi düşünüyorum.

Bu arada golü atmadan sevinmeye başlayan Ekrem "adamsın " ya...

Once Upon A Time In London

Otomatik Vites




Sezon başından beri (Hükmen kazanılan Ankaraspor maçınını saymazsak) ilk defa iki maç üst üste kazanmış olduk. Şimdi "Otomatik Vites"e bağlamak lazım işi. Wolfsburg maçı oldukça zor bir maç. Defansa bayağı iş düşüyor haliyle. Takım olarak iyi performans sergilememiz bizi puan ve puanlara götürür.

Bu maçı kazanmak, Eskişehir deplasmanına da 1-0 önde götürür takımı; Otomatik Vites'e geçiş yapmış olaruz. E o zaman hep "D", asla "R" diyorum!

Not: "D": otomatik vitesli arabalarda ileri sürüş özelliği için kullanılan vites.
"R": geriye gidiş için kullanılan vites.

"Mene, Tekel, Feres" Sayın Demirören



Babil'in son hükümdarı Baltazar'ın başına gelenleri bilen bilir. Bilmeyenler için olayı kısaca anlatmak gerekirse:

Baltazar'ın (Belshazzar) hükümdarlığının son günlerinde Saray'ının duvarına başlıktaki kelimeler belirir. (Duvardaki Yazı) O zamanın kahinleri ve bilginleri yazıya bir anlam veremezler. Sonuçta Baltazar'ın sonu gelir, Persler Babil uygarlığını sonlandırır.

Yıllar sonra "Daniel'in Kitabı"nda bu yazıyla ilgili açıklama gelir:

Mene: Allah senin krallığını saydı ve onu sona erdirdi.
Tekel: Terazide tartıldın ve eksik bulundun.
Feres: Ülken bölündü Medlere ve Farslara verildi.

Bilgi için Kaynak

Neyse biz yazımıza dönelim... :

Demirören'in 5. senesini doldu başkanlık koltuğunda. "Yöneticiliği" hakkında daha fazla tartacak bir şey kalmamıştır, yaptıkları ortada. Kimsenin içinde ufacık şüphe dahi kalmamıştır diye tahmin ediyorum.

Peki neyi bekliyorsun Sayın (!) Demirören?

Kulüp binasında "מנא ,מנא, תקל, ופרסין" (Mene, Mene, Tekel u Pharsin) yazısı mı belirmeli?

Git kendini daha fazla "sevdirmeden(!)"...

Yönetim kadronu güçlendirmeni, yeniden aday olmanı, o koltukta daha fazla kalmanı kimse içine sindiremezken, sen neyin peşindesin?

Bu klüp kimseye kalmadı, sana da kalmaz Sayın(!) Başkan...
Yönetimini de al git artık...



* Bazı kaynaklarda "Feres" bazı kaynaklarda "Peres" olarak geçmekte. Hepsi aynı kapıya.

Kılavuzu Karga Olanlar vs İbret-i Alem




Sezon başı alınan kararla beraber A2 takımımızın hocası Sergen Yalçın oldu.

İyi oldu, kötü oldu gibisinden yorum yapmak için hâlâ erken. Gerçi A2 Liginin kurtuluşu için bir iki şey yapmak lazım bence. Mesela maçların naklen yayını, İddaa'ya A2 liginin maçlarını eklemeleri gibi. Bu gibi uygulamar hem futbol dünyasına ayrı bir renk katar, hem de A2 futbolcularının futbol dünyasına adaptasyonu kolaylaşır.

Neyse, konumuz A2'ler nasıl kurtulur değil; "Beşiktaş A2 Takımı Olarak Sergen Yalçın"...

Yazıyı uzatmayacağım. Başlıkta yazdığım şeyi açıklayacağım sadece.

- A2 futbolcularımızın Kılavuzu Sergen. Sergen'in futbolculuk hayatını hatırlayanlar ve de daha eski hallerini -benim gibi- okuyup, araştırıp; bilenler vardır. "Alkol yok, sigara yok; ne anlıyorsun şu gece hayatından?" sorusuna, "Yooo, içiyoruz bazen güzel oluyor" diyecek kadar fantazilere erişmiş biri. Bu ve benzeri olayları, rahat tavırları falan "dünya çapında" yıldız olması önünde engel oldu her zaman. Kendisi açıklamıştı, Bayern'in o'nu neden almadığını.

- A2 futbolcularımızın önünde bir de aynı şeyler yüzünden "ibretlik" sayılabilecek bir futbol kariyeri var. İnişler, çıkışlar... Sonuçta futboluyla hakettiği büyük yerlere, davranışları yüzünden varamayışlar. "Türk futbolunun dünyaya açılan kapısı" olabilecek ayarda bir futbolcuydu Sergen, beceremedi; becermek istemedi hatta.

Sergen A2 takımızın başında kaldıkça oyuncularımız için "ince bir çizgi" olacak daima. Ya "kılavuzu karga olanlar" olarak tarihe gömülecekler ya da "ibretlik kariyerden ders alıp tarihe geçenler" olarak altın harflerle tarihe yazılacaklar. Karar onların...

A2 takımının hocası, A takımın hocasına TV programında nasıl eleştirebilir anlamış değilim. Siz annenize, babanıza, kardeşinize, abinize TV önünde rahat rahat sallayabilir misiniz? 

"Aile" kavramı da bitik zaten Yıldırım Demirören'in Beşiktaş'ında...

Sergen demişken:

O Liverpool'da Fowler'a asist yapmalı. Barcelona'da, Guardiola topu kaptığında oyunu kurması için o binlerce maçın kaderini tek başına değiştirecek kudretteki sol ayağa vermeliydi. Cantona golü attığında ilk sarıldığı kişi kendisine ortayı yapan Sergen olmalıydı. Ara sıra Maldini'den savunmaya yardım etmediği için fırça yemeli ama yine de Capello'nun kadroyu yazdığı ilk isim olmalıydı..

Serpil Hamdi Tüzün