TBL|Playoff 1.Maç|BEŞİKTAŞ 90-100 T.Telekom



Öncelikle maça gelen ve takımı destekleyen taraftarımıza teşekkür ediyorum. Normal sezonda iki maçı da kazandığımız için seriye 1-0 önde başlamıştık ama Akatlarda aldığımız bu mağlubiyetle avantajımızı kaybettik. Önümüzdeki iki maçtan birinde galip gelemezsek, play-off maceramız da bitmiş olacak.

Maç ile ilgili birşeyler söylemek gerekirse; oyunun tamamında hep gerideydik, hiç öne geçemedik ve bunun sıkıntısını yaşadık maç boyu. Savunmada her zamanki gibi zorlandık ve kolay fauller yapmak zorunda kaldık.

Fedor, maçın genelinde faul problemi nedeniyle kenarda kaldı ve fazla etkili olamadı. Onun yerine oynayan Fletcher'dan savunmaya katkı yapması beklenirken hücuma katkı geldi ve 11 sayı attı.Takımın skor yükünü maçın belirli bölümlerinde paylaşan Muratcan, Perry ve Newley çekti. Maçın genelinde Cevher ve Engin çok etkisiz kaldı. Onlar biraz katkı sağlayabilselerdi bu maçı kazanabilirdik diye düşünüyorum.

T.Telekom'da Lamayn Wilson'ın her attığı girdi nerdeyse(33 sayı). Ersin Dağlı(Erwin Dudley) da pota altında sert bir müdafa görmeyince rahat bir maç çıkardı. Pota altında buluştuğu her topta ya basket attı, ya da faul yaptırdı. Maçın sonlarında ise Dayon Mallet'in skorer oyunuyla kazanmasını bildiler.

Maç birçok kere kopma noktasına geldi fakat oyuncularımız bu bölümlerde ellerinden geleni yaptılar. Benchten gelen katkının kısıtlı olması, Perry'nin sakatlığının nüksetmesi maçı kaybetmemize neden oldu.

Chatman'ın takımı sürüklemesini ve skorer oyununu aradık yine. Umarım bir sonraki tura geçeriz ve Chatman'ın dönüşüyle finale çıkarız. Biraz ütopik bir düşünce oldu fakat n'apalım; bir umudum sende anlıyor musun?

GELECEĞİMİZ 1-0 Bursaspor



İlk defa izleme fırsatı bulduk geleceğimizi. Öncelikle hepsini kutluyorum mücadelelerinden dolayı.

Maçla ilgili dikkatimi çekenler ise 11 numaralı- Erkan sanırım- oyuncumuzun, Ali Kuçikle birlikte hücuma etkileri. İkiside kolay adam eksiltebiliyorlar. Erkan ilk yarı solda, ikinci yarıda sağda bana kalırsa iyi işler yaptı. Adam eksiltti, çizgiye indi, orta yaptı. kısacası bi' kanat oyuncusundan ne bekleniyorsa hepsini gerçekleştirdi. ayrıca fiziği, iki ayağını da iyi kullanması ve yere sağlam basması da artıları. Boşuna Aston villa ve Ajax istemiyor bu çocuğu yani, görmüş olduk. A takıma en yakın isim olarak onu gördüm.

Defans oyuncularımızda oldukça başarılıydı. Atınç hiç bi' kafa topunu vurdurmadı. Yanında oynayan 5 numara- Furkan galiba- ile iyi bi' ikili oluşturdular. Beklerimizde hücuma çıkışlarıyla göz doldurdu.

Orta sahada oynayan oyuncularımızda gerçekten çok iyi mücadele ettiler. Oyunun her iki tarafını oynamaları onlar için bi' artı bana kalırsa. Onur sezonun genelinde sakat olması nedeniyle istenileni veremedi gibi ama kumaşı olan bi' oyuncu.

Korcan A2 takımda yeniden özgüvenini bulmuş, Batuhan da Ulvi hocanın gelişiyle biraz toparlanmış gibi. Kilosu beklenen seviyeye inmiş.

Açıkcası ben oynanan futbolu ve oyuncularımızın performansını çok beğendim. Belki biraz duygusal bakıyorum ama neyse :) Maşallah diyelim hepsine, en kısa zamanda A takımda izleriz inşallah bi' çoğunu.

FM 2010 Beşiktaş İncelemesi 3


Daha öncede yazar arkadaşımla birer adet yazı yazmıştık. O zaman oyunun başlarındaydık ve yeterince bilgi verememiştik. Şimdi ise 2020 yılına gelmiş ve Şampiyonlar Ligi kaldırmış olarak yazıyorum.

İlk sezon hiç bir transfer yapmadan eldeki kadroyla idare ettim. Önümüzdeki sezonlarda da gerekli bölgelere, gerekli transferleri yaparak oynadım. Taktik olarak sezonda 1-2 maç dışında aynı taktiği kullandım.

Önerebileceğim taktik, 4-1-2-1-2. 4 defans, 1 dm, 2 mc, 1 amc, 2 st.

Kaleci olarak daha öncede söylediğim gibi Sinan Bolat Türk olarak tek seçenek gibi görünüyor. Yabancı olarak ise Joe Hart ve Ochoa'yı alabilirsiniz. Yedek kaleci olarak ise Cenk Gönen ve Ferhat Kaplan değerlendirebilir.

Sağ bekleri, wing back-attack olarak oynatıyordum, kanat oyuncusu olmadığı için. İlk 4-5 sene Rıdvanla idare ettim fakat istediğim verimi alamadım. Oyunda iyi ve aynı zamanda Türk bir sağ bek olmadığı için yabancı almanızı tavsiye ederim. Örneğin: Darjo Srna, Vedran Corluka. Rıdvan da iyi bir yedek olabilir.

Sol bekler de aynı şekilde wing back-attack. İlk sezonlarda İsmaille devam ettim ve iyi performans gösterdi. Daha sonra ise Arsenal'in 25 milyon dolarlık teklifini değerlendirerek sattım. Yerine Özgür Çek'i oynattım ve hiç sırıtmadı. Kısacası İsmail ve Ankaraspordan Özgür Çek sol bek için uzun yıllar yeterli.

Defansın ortasında ise uzun süre Eren Güngör- Ömer Toprak ikilisini oynattım. Gerçekten çok iyi verim aldım. Hiç yabancı kontenjanını harcamaya gerek yok bana kalırsa bu bölgede de. Yedek olarak ise Serdar Aziz, İbrahim Toraman ve Galatasaray'dan Semih Kaya, Murat Akça'dan ikisi yeterli olur. Yabancı biri almak isterseniz de Cristian Zapata, Nicolas Otamendi, Mahamadou Sakho. Bu üçünü önerebilirim.

Dm bölgesinde ise ilk başlarda Ernst ile devam ettim. Yedek olarak Necip ve Cumaliyi kullandım. Daha sonra ise Gökhan İnler'i aldım ve onu bu bölgede kullandım. Rol olarak Defensive midfielder-defend yaptım. Yabancı olarak Migeul Veloso alınabilir. Ceyhun Gülselam da iyi bir alternatif.

Mclerin ikisini de central midfielder yaptım. Biri support, biri attack olarak oynuyordu. Bu ikiliden bir tanesi mutlaka Nuri olmalı bana kalırsa. Çok sorunsuz bir oyuncu, ne gitmek istiyor, ne maaş artışı vs. Yanına ise yabancı bir isim alabilirsiniz. Ben scoutlarımın tavsiyesiyle Marek Hamsik'i almıştım ve gerçekten çok yararlıydı. Ama sorunlu bir oyuncu sürekli gitmek istiyordu. Onu sattıktan sonra ise Galatasaray'dan Real Madrid'e gitmiş olan Berkin Arslan'ı aldım 4 milyon dolara. Antremanla gerçek mc yaptım ve inanılmaz oynadı. 2018 yılında 53 milyon dolara tekrar Real aldı. Yabancı olarak diğer önerebilceğim oyuncular ise Albin Ekdal, Fabian Delph, Axel Witsel, Steven Defour. Yedek olarak ise Necip Uysal, Murat Ceylan, Jem Karacan ve Almanya ligini açarsanız Mehmet Ekici.

Amc olarak Alan Dzagoev'i seçtim. Oyunu ilk açtığımda özellikleri çok hoşuma gitmişti ve onu almıştım ama bir sürü alternatifiniz var yabancı olarak bu bölgede. Attacking midfielder-attack rolüyle oynattım. Mesut Özil, Eden Hazard, Javier Pastore, Fernando Forestieri, Adam Ljajic önerebileceğim Amclerden birkaçı sadece. Amclerinizi Advanced Playmaker rolüyle de oynatabilirsiniz. Yedek olarak ise alabilceğiniz Türk oyuncular ise Deniz Naki, Gökhan Töre ve Sezer Öztürk.

Forvette de aynı amcdeki gibi oldukça fazla alternatif var. Top sürme, biticirilik ve hız özellikleri iyi olan bir oyuncu bulup poacher rolüyle oynatırsanız iyi bir verim alabilirsiniz. Luis Suarez, Keirrison ve Welliton bu tipe uygun olabilir. Yanına da uzun boylu target man olabilecek birini oynatabilirsiniz ya da complete forward bulabilirsiniz. Target man olarak Romelu Lukaku, Oscar Cardozo ve Artem Milevskiy önerilebilir. Complete olarak ise Gignac iyi bir oyuncu. Türk olarak ise Batuhan'ı oynatabilirsiniz. Mevlüt, Deniz Naki, Eren, Sercan gibi oyuncuları da kullanabilirsiniz.

Orta sahanızda box to box midfielder rolü verebileceğiniz top sürme yeteneği olan bir mc niz var ise pas olayını kısa yapabilirsiniz. Öyle bir oyuncunuz yoksa da more direct yapabilirsiniz. Defans hattınıza güveniyorsanız ileride pres yapmaktansa stand off more yapabilirsiniz.

Hatırladığım kadarıyla ilk Şampiyonlar ligini kazandığım kadromu yazayım.

----------Andre-Pierre Gignac-----------Luis Suarez---------------------

-------------------------------Alan Dzagoev----------------------------

---------------------Nuri Şahin----------------Marek Hamsik-------------------------

-------------------------------------Gökhan İnler-------------------------------

İsmail Köybaşı------Ömer Toprak------Eren Güngör---------Rıdvan Şimşek

-----------------------------Sinan Bolat------------------------------

Yedeklerde ise Ferhat Kaplan, Mehmet Ekici, Özgür Çek, Serdar Aziz, Necip Uysal, Batuhan, Berkin gibi isimler vardı.

Hatırladıklarımı yazmak istedim tekrardan, umarım işinize yarar, kolay gelsin...

Yönetim Kurulu'na Yanıtlaması İsteği İle


...

Sizlerin, tıpkı Futbol takımımız gibi iki kupayı da Şeref’i ve Hakkı ile almış olan Hentbol takımımıza karşı göstermiş olduğunuz bu ilgisizlik ve vefasızlık, Beşiktaşlı olmanın erdemliliği ile bağdasmamaktadır.

Ülkemizdeki hentbolün, lokomotif kulübü olan Beşiktaşımız’daki hentbolcularımızın içinde bulunduklari durum kendi tercihleri değildir.

İş bu sebeple yönetim kuruluna yanıtlanması istemi ile soruyoruz;

-Sporcularımızın hangi yıllardan maaş alacakları bulunmaktadır?

-Sporcularımızın maaşlarının halihazırda dahi ödenmemiş olmasının sebepleri nelerdir?

-Sahip olduğunuz ileri sürülen değerlerle ve inandığınızı iddia ettiğiniz Beşiktaşlı duruşu ile BJK Hentbol Takımı’na reva görülenleri, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün yöneticileri olarak nasıl bağdaştırıyorsunuz?

-Bağdaştıramıyorsanız gereğinin yapılmasını sağlamanız gerekmez mi?

-Beşiktaş’ın emekten ve sosyal adaletten yana duruşu olduğunu iddia eden sizler için bu durum emek hırsızlığı değil midir?


İzmir’den Türkiye Şampiyon’u olarak dönmesi sonrasında, Eskişehirspor ile oynanan maç öncesi stadımızda gerçekleştirilen kupa merasiminde, Hentbol takımımızın eski açık tribünde konuşlandırılmasına tepki gösteren taraftarlarımız için Sayın Mete Düren `` Buna tepki gösteren taraftarlardan kaç tanesi Hentbol takımı maçını seyretmiş.Tepki vermek kolay.” şeklinde beyanatta bulunmuştur.

-İletişimden sorumlu üye olarak Sayın Mete Düren’den şimdiye kadar hentbol maçlarına kazanılan kupaların törenlerinin haricinde hangi yöneticilerimizin iştirak ettiğini açıklamasını istiyoruz.

-Amatör şubelerden sorumlu üye Şeref Yalçın’ın en son izlediği amatör spor müsabakası hangisi olmuştur?

Mali İşlerden ve Sponsorluklardan Sorumlu Asbaşkan Ertunç Soğancıoğlu’na yanıtlaması istemi ile sormak isteriz;

- Hentbol takımımızın maçlarına futbol takımının formaları ile çıkmalarının sebebi nedir?

-Aynı maç içerisinde bazı hentbolcularımızın önünde reklam olan forma, bazılarının ise reklamsız forma giyiyor olmasının sebebi nedir?

- Ülker grubu hentbol takımının sponsoru mudur? Değil ise bu bedava reklamın sebebi nedir?

Hentbolcularımızın aylardır ödenmeyen maaşları ortada dururken, herbirine birer kol saati verilmesini yeter gören zihniyetin hala devam ediyor olması kabul edilemez.

Yönetim Kurulu ve o kurulun Başkanı, hizmet ettikleri Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Futbol Takımı’ndan ne kadar sorumlu iseler, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Hentbol Takımı’ndan da o kadar sorumludurlar.

“Bir kibrit de sen çak!” dememek için kulübümüzün bu duruma bir an evvel son vermesini ve yukarıdaki sorularımızın yanıtsız bırakılmamasını istiyoruz.

Arz ederiz.

Saygılarımızla

SonBarikat

Yazının tamamı için

Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız Avrupa İkincisi


Andre Vergauwen Kupası Finali'nde CS Meaux'a 65-56 yenilen Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, Avrupa İkincisi oldu.

Tebrikler ÇelikPençe...

"Yakıyorsak Aşkımızdan!" Duvar Kağıdı




Tam boyut için fotoğrafın üzerine tıklayınız.

not: Kendi çalışmamdır dilediğiniz gibi kullanımı serbest.

Beşiktaş'dan Kareler

















Dünkü meşale organizasyonundan.

Galatasaray CC 95-84 Beşiktaş CT





Mükemmel başlanan maçın böylesine bir fakla bitmesi hem üzücü, hem düşündürücü. Basketbol takımı ipi koparmış kendi hâlinde takılıyor gibi.

Önce Baxter ve Chatman'ın takımdan ayrıl kalışı. Yeni alınan yabancı guard'ın sakatlığı yüzünden piyasadan kayboluşu falan derken bir de Engin'in sakatlanması eklenmişti. Sezonu kapattı falan derken iki haftadır takımı tek başına sırtlıyor Engin. Bugün de başrolde o vardı diyebiliriz. Fedor ve Newley de bayağı etkiliydiler. Ancak rotasyonu kısıtlı bir takımdan 40 dakika aynı performansı beklemek hayalcilik olurdu.

Kimileri koç'a, kimileri oyunculara yüklese de bazı şeyleri Basketbol şubesinin toptan bir yapılanma ihtiyacı olduğu açık. Önümüzdeki sezon planları şimdiden yapılmalı. Maddi açıdan sıkıntı olacak yabancılarla yola başlamadan ayrılmak gerek. Yerli kalitesini arttırmak ve rotasyon derinliği sağlamak ise en birincil görev. Çok eleştirilen koç Burak Bıyıktay'ın ise kalmasından yanayım. Bu kadar sıkıntılara rağmen idare etmeye devam ediyor takımı. Düzgün şartlar altında bir sezon daha şans verilmeli. Her sene yapılan "sil baştan"lardan sıkıldık artık.

Bu arada Engin Atsür... Mire Chatman kadar estetik ve heyecan yaratan bir oyuncu olmasa da kalitesi - katkısı tartışılmaz. Ne olursa olsun takımda tutulmalı. Basketbol takımımızın "Xavi"si adeta.

Baba Hakkı'yı Anıyoruz


16 Nisan 2010, Cuma saat 11.00
İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı

Not: Ayrıca saat 10.30'da kulüp binasının önünden servis kaldırılacaktır.


Kuranyi mi?





Bir süredir Kuranyi aşağı Kuranyi yukarı konuşuyor herkes. Gelecek, gelmeyecek, gelsin, gelmesin...

Şimdi zaten yabancı transferi zor Beşiktaş'ta. İçerideki 8 oyuncu haricinde dışarıda bekleyen Zapo + Delgado var. Delgado büyük ihtimalle takıma dönecek, Zapo ya Bursa'da kalır ya da bir yerlere yollanır dönüşü yok. Delgado'nun dönüşüyle birlikte 1 yabancının daha gönderilmesi gerekiyor ki o adam da nedense Tello olacak gibi geliyor bana.

Bana kalsa Tello, Delgado, Tabata üçlüsünü paket yapar yollarım bir yerlere daha da kapıdan içeri almam. Neyse konumuz Kuranyi.

Kuranyi bildiğiniz gibi santrafor. Takımda şu anda direk santrafor oynayacak 3 adam var. Bobo, Nobre, Batuhan. Batuhan'a güvenerek ileriye yönelik plan yapılamayacağı belli. Öyle bir adam ki ne ona güvenip sezona başlayamazsınız; ne de onu yok sayıp transfer yapamazsınız. İki ucu "zorlu" değnek yani. Nobre'yi direk bir yerlere yuvarlayıp kurtulmak lazım ama; Figer öyle bir kitlediki onu bize...

Bir de Bobo var. Beşiktaş'ın gol yükünü sırtlayan adam. Beşiktaş tarihinin en defansif sisteminde, arkasında en fazla 1 adet yaratıcı adam bulunan, kanatları çalışmayan Beşiktaş'ın 11 gollü forveti. 24 yaşında. 20 yaşından beri Beşiktaş'ta. Hani yıllarını kulübe vermiş, kulüp ona yıllarını vermiş. Neredeyse bizim çocuklardan sayılır. Bana kalırsa Türkiye'nin en iyi forveti. Şimdi bu adamı gözden çıkartıp 29'luk Kuranyi'ye mi güvenmek lazım?

Kuranyi'nin sözleşmesi biriyor. Bobo satılıp yerine Kuranyi alınır deniyor da. Bobo'nun maaşını, Kuranyi'nin potansiyel maaşını düşünürsek mali açıdan hiçbir kârı olmayacak bir iş. Tabii Bobo'yu 35 Milyon'a satmazsak ya da Kuranyi 1 Milyon'a oynamazsa.

Hepsini geçtim, bu takımın santrafora ihtiyacı var diyenlere şaşırıyorum. Bize kanat lazım kanat! En acil ihtiyacımız olan şey. Kanatları çalışan bir Beşiktaş'ın forvetleri bulunmaz bir nimettir. Hatta kanatların çalıştığı bir sistemde Nobre bile senede 15 gol falan atar.

O zaman Kuranyi'ye ne gerek var? +2 kontenjanında kullanıp, milyonları verip kulübede oturtmak için mi? Yoksa Bobo'yu kaybetmek için mi?

Nice Senelere Büyük Başkan


Allah size uzun ömürler versin, başımızdan hiç eksik etmesin.

Nice senelere...

Stefano'nun Gidişi ve Sakatlıklar


Devre arasında, sebebini bilmediğimiz bir şekilde takımdan ayrılan İtalyan kondisyoner sonrası takımda yaşanan sakatlıklar dikkatinizi çekmiştir. Yaşanan bu sakatlıkların çoğunun da adale sakatlığı olması durumun önemini gösteriyor. Gerçekleşen bu sakatlıkların maç içerisinde darbeye bağlı olmaması Stefano'nun bu takım için ne kadar önemli bir parça olduğunu gösteriyor bana kalırsa.

Tabata, Nihat ve Ferrari'nin uzun süreli sakatlanması; Tello, Ernst ve Nobre'nin ise kısa süreli de olsa takımdan ayrı kalmasının tesadüf olmadığını düşünüyorum. Stefano takımda iken böyle sakatlıkların yaşanmaması bunun en büyük göstergesi.

Geçen sezon şampiyonluğa giderken kronikleşen sakatlığı bulunan Delgado ve son dönemlere doğru sakatlanan Nobre dışında sakat oyuncumuz bulunmuyordu. Bugün baktığımızda ise en az 3-4 ilk 11 oyuncumuzun sakat olduğunu görüyoruz. Ankara'da kaybedilen 2 puanı -ya da kazanılan 1 puanı- sakatlıklara bağlamak istemiyorum fakat bunun etkisi de göz ardı edilmemelidir.

Sakatlıkların dışında, maçın genelinde Ekrem, İ.Üzülmez, Fink gibi fizik gücüyle oynayan yani koşarak mücadele eden oyuncularımızın yorulduğunu ve mücadele edemediğini gördüm. Geçen sezon gelen şampiyonlukta; oyunun son bölümlerinde diri kalmamız ve skor avantajımız olmasa bile inanılmaz bir hırs ve eforla galip gelmemiz, Stefano'nun bize kattığı artılardı diye düşünüyorum.

Tüm bu yaşananlara şanssızlık, dikkatsizlik, ruhsuzluk vs diyenler olabilir fakat ben bütün bunların en önemli sebebinin, Stefano'nun ayrılması olduğunu düşünüyorum.

Yeni Sözleşmelerin Bedelleri





- Kaptan Üzülmez: (1 milyon TL garanti ücret alacak. Oynadığı her maç için de 25 bin TL kazanacak)

- 2. Kaptan Toraman: (3 yıllık imza attı. İlk sezon 3, ikinci sene 3.1, üçüncü yıl 3.2 milyon TL garanti maaş alacak. Maç başı ücreti ilk yıl 27 bin TL olacak ve her sezon 5’er bin TL artacak)

- Rüştü: (Yeni sözleşme gereğince yıllık 1.6 milyon TL alacak. Maç başı ücreti ise 30 bin TL)

- Yusuf "Kara" Şimşek: (1 yıl daha Beşiktaş’ta. 500 bin TL garanti ücreti var, 25 bin TL de maç başı)

- Uğur İnceman: (Opsiyonlu 1 yıllık sözleşme yapıldı. 550 bin TL garanti, 30 bin TL de maç başı kazanacak)

Ücretler gayet makul. TL üzerinden anlaşılması da güzel olmuş.

Sadece Uğur ile sözleşme imzalanması garip geldi. Ancak onu transfer döneminde takas elemanı olarak kullanacaklarını düşünüyorum. Ernst, Fink, Necip varken bir de 29'luk Uğur'a gerek yok. Alınacak genç bir futbolcu karşılığında gönderilir, iyi bir fiyata anlaşılır.

Yusuf'un yarım sezonda kattıkları ortada. Seneye rotasyon dahilinde kullanılabilinir. Sözleşmesi de makul. Rüştü gibi Türkiye'nin tarihinde gördüğü en iyi kalecilerinden birine bu saatten sonra futbolun içinde kalmak istediği süre dahilinde her zaman fırsat verilmesinden yanayım.

Yaşlı oyuncuların takımda kalmak istediklerinde yönetimin de onlarla sözleşme yenilemesi gençleri ve yabancıları etkiler. "Bu kulüp oyuncusuna sahiplenir" diye düşünürler. Burdan bakarsak iyi bir hamle olduğunu söyleyebiliriz. Yusuf ile Rüştü'nün kariyerlerini düşünürsek gençlere çok yardımcı olacakları kesin. Yabancı takımların yaşlı oyunculara nasıl sahip çıktıklarını görüyoruz.

Sözleşmeleri ayarlayan ekipten transfer döneminde de aynı performansı bekliyorum. Özellikle Gaziantep'den elimizi ayağımızı uzak tutmak gerek. Başkan fazla bonkör davranabiliyor.

Haddini Aşmış Ferrari





"Bir kere Türkiye artık önemli futbol ülkelerinden biri, bunu söylemek lâzım kesinlikle. İtalya ile karşılaştırdığım zaman ise Türkiye liginin fiziksel açıdan daha zor şartlar sunan bir lig olduğunu söyleyebilirim. Ancak ülkenizde fiziksel yapı ne kadar güçlüyse, düşünsel oyun ve taktiksel içgüdü o kadar az işin içerisine katılıyor da diyebilirim. Fakat tüm bunların arasında en vahim taraf Türk futbolunda taktik yok. Yani ekol olarak bunun eksikliği gözüküyor"

Ne yani yalan mı söyleseymiş?

Bunu ülkemize gelen her yabancı söyler zaten. Tek bir fark vardır. Diğerleri "Türklerin teknikleri iyi" der konuyu kapatır ve taktiğe girmez. Ferrari "taktik" yok der açıksözlü davranır.

Attığınız başlık da hiç olmamış canım.