Ricardo Quaresma Beşiktaş'da











Bizimkiler zamanında çok çekmişdir trivela'dan, şimdi paslaşırlar bol bol. Hayırlı olsun.

Güle Güle Hocam



Yeri geldi; kızdık, eleştirdik.

Yeri geldi; tribüne çağırıp, bağırımıza bastık.

Ama kimse için bu kadar üzülmedik.

Kapalı tribüne gelip, armayı öpmen,

Korkak oynatmayacağının sözünü vermen,

"Beşiktaş benim çocukluk aşkım" demen,

Biz seni hep bunlarla hatırlayacağız hocam.

En kısa zamanda sağlığına kavuşursun inşallah.

Bize yaşattığın herşey için sonsuz teşekkürler...

Beşiktaş Şeref’tir; Şeref Beşiktaş’tır


Fenerbahçe Cumhuriyeti (?)


Biz Demedik mi?



Birini alaydınız bari.

Konuyla alakalı olarak: Tıklayınız.

Şampiyon Beşiktaş



Normal sezonu lider bitirip; play-offlara avantajlı başlayan takımımız, Kayseri etabında da 2 galibiyet ve 1 beraberlikle ayrılıp avantajını korudu. Parkenin kartalları, son maçta da İzmir BB'yi 25-24 yenerek şampiyon oldu.

Sezon içinde, Türkiye Kupası'nı da müzesine götüren "gerçek" Beşiktaş, çifte kupa alarak büyül bir başarı elde etti. Bu büyük başarıya imza atan; başta Müfit hocamız olmak üzere, teknik heyet, oyuncularımızı tebrik ediyoruz. Sezon boyunca Seba'da, deplasmanlarda ve son olarak Kayseri ve Muğla'da takımımızı yalnız bırakmayan taraftarımıza da sonsuz teşekkürler.


Kupa kalmadı burada, şimdi hedef Avrupa...

İçtenlik Ne Değildir?

Manisaspor maçında sol ayak bileği fibula kemiğinde parçalı kırığın yanı sıra ayak iç ve dış yan bağlarında kopma, ayak bileğinde ise çıkık tespit edilen Beşiktaş oyuncusu Rıdvan`a geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.

2.5 saatlik bir operasyon geçiren Rıdvan`a acil şifalar diliyor ve en kısa sürede yeşil sahalara dönmesini bekliyoruz.
Bursaspor Kulübü

He he, anlıyorum.

Geçmiş Olsun Rıdvan



Tam da sezon başındaki sakatlığını atlatıp, kendisini göstermeye başlamışken, gelecek sezon için umudumuz olmuşken; geçirdiği bu sakatlık şanssızlıktan başka bi' şey değil...

Acil şifalar...

Şifomuzu Kaybettik



Daha dün gibiydi, Eskişehir maçı için Antalya'dan gelip, Ümraniye'de futbolcularla tanışması... İbrahim Toraman abisiyle Şeref Bey'in çimlerine basması...Bizim gibi tribünden tek aşkı için haykırması...

Bugün ise, vefat ettiğinin haberini aldık. Başımız sağolsun, mekanı cennet olsun Şifo Mehmetimizin...

Yarı Finaldeyiz



Ankara'da iki maç üst üste kazanıp, yarı finale kalan takımımızı kutluyoruz. Baxter'ın kadro dışı kalması, Chatman'ın ceza alması, maaşların ödenmemesi gibi sorunlarla boğuşan takımımız, bi' üst tura yükselmeyi başardı. Son maçta serinin etkili isimlerinden Newley ve Fedor'un iyi performansıyla kazanmayı bildik. Ankara'daki azınsanamayacak taraftar desteğine de değinmemek olmaz. Her iki maçta da en iyi şekilde desteklediler takımımızı, onlara da ayrıca teşekkürler.

Şimdi bizi çok zor bi' Efes Pilsen serisi bekliyor. Kadro kalitesi ve derinliği olarak bizden daha iyi durumda oldukları kesin. Bu farkı oyuncularımızın mücadelesi, fedakarlığı ve taraftarımızın desteğiyle kapatmaya çalışacağız. He bi' de serinin uzaması halinde Mire'nin takıma katılacağı düşünürse, şansımız olabilir.



Bize düşen görev ise A. Şahenk ve Akatlar'da takımımızı en iyi şekilde desteklemek, elenmemiz durumunda bile avuçlarımız patlayana kadar alkışlamak. Onlar en azından bunu, kesinlikle hak ediyorlar sezon içindeki ve play-off'lardaki onurlu mücadeleriyle, formanın hakkını sonuna kadar vermeleriyle.


Tebrikler, teşekkürler ve başarılar "Amatör" ruhlu kartallar...

A2 Ligi | İBB 2-3 Beşiktaş


Geçen haftaki Bursa galibiyetinin ardından, bu hafta da İBB'yi devirdi Geleceğimiz. Golleri geçen hafta izleme imkanı bulamadığımız; Cumali Bişi, Orhan Gülle ve Bursa maçında galibiyeti getiren golü atan Ali Kuçik kaydetti. Tebrikler kartallar...

Yönetimin haftaya oynanacak, ligin son maçı olan Kasımpaşa maçını da İnönü'ye almasını bekliyoruz. Haydi Yemen abi, bi' güzellik daha yapta, Geleceğimiz'in başarısını beraber kutlayalım.

TT 76 - 80 Beşiktaş (Seri 1-2)




"Önceki maçın hayalkırıklığının üstüne alınacak ikinci bir mağlubiyet yıkım niteliğinde olur, önümüzdeki maçta da seri 3-1'e dayanır Beşiktaş elenir."


Açıkcası yukarıda yazdığım senaryo aklımdan çıkmadı bir süre. Takımın artıları da eksileri de aynı yönde hâlâ. Öncelikle sezon başından beri genelde defans yapamıyorduk. Artık yapıyoruz; o da faullerle! Kısa süre içerisinde oyuncularımız faul haklarını erkenden dolduruyordu. Fauller dışında da kimseyi durdurduğumuz yok. Dua ediyoruz ki adamlar kaçırsın sayıları.

Mire Chatman... Aynı şeyleri 3572 defa söylemenin bir anlamı kalmadı. Ah ah.. Çok şeyler katıyordu oyuna. Perry hâla göze giremedi bence. Engin'deki müthiş düşüş devam ediyor. Cevher güvendiğimiz ve sorumluluk almasını beklediğimiz oyunculardan. Bugün tekrar bir hareketlenme gösterdi ancak onun önüne de saçma sapan kararıyla hakem geçti. Brad Newley içeri müthiş giriyor(penetreleri) ve direk potaya yöneliyor. Hareketleriyle oyunu ateşliyor ayrıca. Chatman'ın gidişi ne kadar yıkımsa Newley'in kalışı da o kadar önemlidir herhalde.

Engin, Özer, Fedor, Newley... Bu dörtlü yeterli performansı gösterdiği takdirde ofans olarak eksik kalmaz gibi. Defans konusunda ise yapacak bir şey yok bu saatten sonra. Takviyeler buna göre yapılmalı. Turu geçtiğimiz takdirde de Efes karşısında bizi zor anlar bekliyor demek müthiş bir oyun bilgisi gerektirmiyor. Ama ne bileyim işte; CeyKun'a uyayım ben de. Geçen maçın yazısında aynı şeylerden bahsetse de sonunda "Bir umudum sende anlıyor musun?" yazmıştı. Öyle...

Diyarbakırspor 1-3 Beşiktaş / Nihat ve Gençler




Maç başlamadan önce deplasmanda alınacak bir beraberlik ve bırakılacak 2 puan açıkçası pek şaşırtmayacaktı beni. Öyle ki rakip İstanbul'da bizden 1 puan almıştı zaten. Ancak sahada hiç de küme düşmemek için mücadele eden bir Diyarbakırspor yoktu.

Bizde oldukça içime sinen bir kadro vardı diyebilirim. A2'den Atınç ve Korcan takviyesi vardı. Bazı arkadaşlar A2'den başka oyuncuları da kadroda görmek istediklerini söylüyordu ancak o çocukların Çarşamba günü 90 dakika oynadıklarını da hatırlatmak gerek. Açıkçası Atınç'ı da görmeyi pek beklemiyordum. Yine de bu çocukların A Takımın havasını yaşamaları güzel.

Maçın en çarpıcı isimlerini Nihat, Rıdvan, Necip olarak sıralayabilirim. Nihat'ın bugün gol atamaması "nasip" denilip geçilecek bir olay. 2 müthiş şutu direkten döndü. Tam golü atacakken rakip defansın araya girip kendi kalesine yollaması ayrı bir şanssızlık. Genel olarak da bireysel olarak kendini kanıtlamaya çalışan Nihat'dan, takım oyununa uygun Nihat'a dönüş ise mükemmel. Bir de çok güzel toplar kesti ki çoğu tehlikeli oldu. Rıdvan bize gelmeden önce Millî Takım'da izlediğim oyunculardan biriydi ve oldukça etkilenmiştim. Deparları, çalımları etkili; daha iyi top kesmeye başlarsa "Bizim Alves" olur. Bir de soğukkanlı olması ayrı bir avantaj. Necip ise "üstüne koymaya" devam ediyor. Tek top, kısa pas, uzun top, mücadele, yetenek... Ne gerekiyorsa potansiyelini gösteriyor. "Bazılarına" benzemez ve üstüne koymaya devam ederse hem bizi hem Millî Takım'ı sırtlar. Necip ile Rıdvan'ın(bir de İsmail'in) ortak noktası fizik gücü. O da zamanla olacak bir şey.(Maşallah diyelim)

Sezon ortalamasının bayağı üstünde bir oyun oynadık. Nihat'ın dönüşü güzel. Önümüzdeki sene için oldukça umutluyum kendisinden. İyi bir yaz kampı, bize dünya yıldızı Nihat'ı geri kazandırır. Bundan daha iyi transfer de olmaz, olamaz. Marrone'nin gidişinden sonra yeni bir kondisyoner şart gibi görünüyor. Mustafa Hoca bu detayı atlamayacaktır diye umuyorum. Tabii gönül ister ki Milan Lab gibi bir yapılanma ama o vizyon nerede... Alınacak yıldızdan çok daha değerli bir yatırım olur.

TSBL|BEŞİKTAŞ 111-52 Antalya BB


Hafta içi Andre Vergauwen Kupası'nda 2. olan Çelik Pençe, bugün de Antalya BB'yi yenerek ligdeki 11. galibiyetini almış oldu.

Maçın genelinde oyunun kontrolü elinde olan takımımız maçı 111-52 kazandı. Teknik ekip ve oyuncularımıza güzel oyun ve galibiyet için teşekkür ediyoruz.

TBL|Playoff 1.Maç|BEŞİKTAŞ 90-100 T.Telekom



Öncelikle maça gelen ve takımı destekleyen taraftarımıza teşekkür ediyorum. Normal sezonda iki maçı da kazandığımız için seriye 1-0 önde başlamıştık ama Akatlarda aldığımız bu mağlubiyetle avantajımızı kaybettik. Önümüzdeki iki maçtan birinde galip gelemezsek, play-off maceramız da bitmiş olacak.

Maç ile ilgili birşeyler söylemek gerekirse; oyunun tamamında hep gerideydik, hiç öne geçemedik ve bunun sıkıntısını yaşadık maç boyu. Savunmada her zamanki gibi zorlandık ve kolay fauller yapmak zorunda kaldık.

Fedor, maçın genelinde faul problemi nedeniyle kenarda kaldı ve fazla etkili olamadı. Onun yerine oynayan Fletcher'dan savunmaya katkı yapması beklenirken hücuma katkı geldi ve 11 sayı attı.Takımın skor yükünü maçın belirli bölümlerinde paylaşan Muratcan, Perry ve Newley çekti. Maçın genelinde Cevher ve Engin çok etkisiz kaldı. Onlar biraz katkı sağlayabilselerdi bu maçı kazanabilirdik diye düşünüyorum.

T.Telekom'da Lamayn Wilson'ın her attığı girdi nerdeyse(33 sayı). Ersin Dağlı(Erwin Dudley) da pota altında sert bir müdafa görmeyince rahat bir maç çıkardı. Pota altında buluştuğu her topta ya basket attı, ya da faul yaptırdı. Maçın sonlarında ise Dayon Mallet'in skorer oyunuyla kazanmasını bildiler.

Maç birçok kere kopma noktasına geldi fakat oyuncularımız bu bölümlerde ellerinden geleni yaptılar. Benchten gelen katkının kısıtlı olması, Perry'nin sakatlığının nüksetmesi maçı kaybetmemize neden oldu.

Chatman'ın takımı sürüklemesini ve skorer oyununu aradık yine. Umarım bir sonraki tura geçeriz ve Chatman'ın dönüşüyle finale çıkarız. Biraz ütopik bir düşünce oldu fakat n'apalım; bir umudum sende anlıyor musun?

GELECEĞİMİZ 1-0 Bursaspor



İlk defa izleme fırsatı bulduk geleceğimizi. Öncelikle hepsini kutluyorum mücadelelerinden dolayı.

Maçla ilgili dikkatimi çekenler ise 11 numaralı- Erkan sanırım- oyuncumuzun, Ali Kuçikle birlikte hücuma etkileri. İkiside kolay adam eksiltebiliyorlar. Erkan ilk yarı solda, ikinci yarıda sağda bana kalırsa iyi işler yaptı. Adam eksiltti, çizgiye indi, orta yaptı. kısacası bi' kanat oyuncusundan ne bekleniyorsa hepsini gerçekleştirdi. ayrıca fiziği, iki ayağını da iyi kullanması ve yere sağlam basması da artıları. Boşuna Aston villa ve Ajax istemiyor bu çocuğu yani, görmüş olduk. A takıma en yakın isim olarak onu gördüm.

Defans oyuncularımızda oldukça başarılıydı. Atınç hiç bi' kafa topunu vurdurmadı. Yanında oynayan 5 numara- Furkan galiba- ile iyi bi' ikili oluşturdular. Beklerimizde hücuma çıkışlarıyla göz doldurdu.

Orta sahada oynayan oyuncularımızda gerçekten çok iyi mücadele ettiler. Oyunun her iki tarafını oynamaları onlar için bi' artı bana kalırsa. Onur sezonun genelinde sakat olması nedeniyle istenileni veremedi gibi ama kumaşı olan bi' oyuncu.

Korcan A2 takımda yeniden özgüvenini bulmuş, Batuhan da Ulvi hocanın gelişiyle biraz toparlanmış gibi. Kilosu beklenen seviyeye inmiş.

Açıkcası ben oynanan futbolu ve oyuncularımızın performansını çok beğendim. Belki biraz duygusal bakıyorum ama neyse :) Maşallah diyelim hepsine, en kısa zamanda A takımda izleriz inşallah bi' çoğunu.

FM 2010 Beşiktaş İncelemesi 3


Daha öncede yazar arkadaşımla birer adet yazı yazmıştık. O zaman oyunun başlarındaydık ve yeterince bilgi verememiştik. Şimdi ise 2020 yılına gelmiş ve Şampiyonlar Ligi kaldırmış olarak yazıyorum.

İlk sezon hiç bir transfer yapmadan eldeki kadroyla idare ettim. Önümüzdeki sezonlarda da gerekli bölgelere, gerekli transferleri yaparak oynadım. Taktik olarak sezonda 1-2 maç dışında aynı taktiği kullandım.

Önerebileceğim taktik, 4-1-2-1-2. 4 defans, 1 dm, 2 mc, 1 amc, 2 st.

Kaleci olarak daha öncede söylediğim gibi Sinan Bolat Türk olarak tek seçenek gibi görünüyor. Yabancı olarak ise Joe Hart ve Ochoa'yı alabilirsiniz. Yedek kaleci olarak ise Cenk Gönen ve Ferhat Kaplan değerlendirebilir.

Sağ bekleri, wing back-attack olarak oynatıyordum, kanat oyuncusu olmadığı için. İlk 4-5 sene Rıdvanla idare ettim fakat istediğim verimi alamadım. Oyunda iyi ve aynı zamanda Türk bir sağ bek olmadığı için yabancı almanızı tavsiye ederim. Örneğin: Darjo Srna, Vedran Corluka. Rıdvan da iyi bir yedek olabilir.

Sol bekler de aynı şekilde wing back-attack. İlk sezonlarda İsmaille devam ettim ve iyi performans gösterdi. Daha sonra ise Arsenal'in 25 milyon dolarlık teklifini değerlendirerek sattım. Yerine Özgür Çek'i oynattım ve hiç sırıtmadı. Kısacası İsmail ve Ankaraspordan Özgür Çek sol bek için uzun yıllar yeterli.

Defansın ortasında ise uzun süre Eren Güngör- Ömer Toprak ikilisini oynattım. Gerçekten çok iyi verim aldım. Hiç yabancı kontenjanını harcamaya gerek yok bana kalırsa bu bölgede de. Yedek olarak ise Serdar Aziz, İbrahim Toraman ve Galatasaray'dan Semih Kaya, Murat Akça'dan ikisi yeterli olur. Yabancı biri almak isterseniz de Cristian Zapata, Nicolas Otamendi, Mahamadou Sakho. Bu üçünü önerebilirim.

Dm bölgesinde ise ilk başlarda Ernst ile devam ettim. Yedek olarak Necip ve Cumaliyi kullandım. Daha sonra ise Gökhan İnler'i aldım ve onu bu bölgede kullandım. Rol olarak Defensive midfielder-defend yaptım. Yabancı olarak Migeul Veloso alınabilir. Ceyhun Gülselam da iyi bir alternatif.

Mclerin ikisini de central midfielder yaptım. Biri support, biri attack olarak oynuyordu. Bu ikiliden bir tanesi mutlaka Nuri olmalı bana kalırsa. Çok sorunsuz bir oyuncu, ne gitmek istiyor, ne maaş artışı vs. Yanına ise yabancı bir isim alabilirsiniz. Ben scoutlarımın tavsiyesiyle Marek Hamsik'i almıştım ve gerçekten çok yararlıydı. Ama sorunlu bir oyuncu sürekli gitmek istiyordu. Onu sattıktan sonra ise Galatasaray'dan Real Madrid'e gitmiş olan Berkin Arslan'ı aldım 4 milyon dolara. Antremanla gerçek mc yaptım ve inanılmaz oynadı. 2018 yılında 53 milyon dolara tekrar Real aldı. Yabancı olarak diğer önerebilceğim oyuncular ise Albin Ekdal, Fabian Delph, Axel Witsel, Steven Defour. Yedek olarak ise Necip Uysal, Murat Ceylan, Jem Karacan ve Almanya ligini açarsanız Mehmet Ekici.

Amc olarak Alan Dzagoev'i seçtim. Oyunu ilk açtığımda özellikleri çok hoşuma gitmişti ve onu almıştım ama bir sürü alternatifiniz var yabancı olarak bu bölgede. Attacking midfielder-attack rolüyle oynattım. Mesut Özil, Eden Hazard, Javier Pastore, Fernando Forestieri, Adam Ljajic önerebileceğim Amclerden birkaçı sadece. Amclerinizi Advanced Playmaker rolüyle de oynatabilirsiniz. Yedek olarak ise alabilceğiniz Türk oyuncular ise Deniz Naki, Gökhan Töre ve Sezer Öztürk.

Forvette de aynı amcdeki gibi oldukça fazla alternatif var. Top sürme, biticirilik ve hız özellikleri iyi olan bir oyuncu bulup poacher rolüyle oynatırsanız iyi bir verim alabilirsiniz. Luis Suarez, Keirrison ve Welliton bu tipe uygun olabilir. Yanına da uzun boylu target man olabilecek birini oynatabilirsiniz ya da complete forward bulabilirsiniz. Target man olarak Romelu Lukaku, Oscar Cardozo ve Artem Milevskiy önerilebilir. Complete olarak ise Gignac iyi bir oyuncu. Türk olarak ise Batuhan'ı oynatabilirsiniz. Mevlüt, Deniz Naki, Eren, Sercan gibi oyuncuları da kullanabilirsiniz.

Orta sahanızda box to box midfielder rolü verebileceğiniz top sürme yeteneği olan bir mc niz var ise pas olayını kısa yapabilirsiniz. Öyle bir oyuncunuz yoksa da more direct yapabilirsiniz. Defans hattınıza güveniyorsanız ileride pres yapmaktansa stand off more yapabilirsiniz.

Hatırladığım kadarıyla ilk Şampiyonlar ligini kazandığım kadromu yazayım.

----------Andre-Pierre Gignac-----------Luis Suarez---------------------

-------------------------------Alan Dzagoev----------------------------

---------------------Nuri Şahin----------------Marek Hamsik-------------------------

-------------------------------------Gökhan İnler-------------------------------

İsmail Köybaşı------Ömer Toprak------Eren Güngör---------Rıdvan Şimşek

-----------------------------Sinan Bolat------------------------------

Yedeklerde ise Ferhat Kaplan, Mehmet Ekici, Özgür Çek, Serdar Aziz, Necip Uysal, Batuhan, Berkin gibi isimler vardı.

Hatırladıklarımı yazmak istedim tekrardan, umarım işinize yarar, kolay gelsin...

Yönetim Kurulu'na Yanıtlaması İsteği İle


...

Sizlerin, tıpkı Futbol takımımız gibi iki kupayı da Şeref’i ve Hakkı ile almış olan Hentbol takımımıza karşı göstermiş olduğunuz bu ilgisizlik ve vefasızlık, Beşiktaşlı olmanın erdemliliği ile bağdasmamaktadır.

Ülkemizdeki hentbolün, lokomotif kulübü olan Beşiktaşımız’daki hentbolcularımızın içinde bulunduklari durum kendi tercihleri değildir.

İş bu sebeple yönetim kuruluna yanıtlanması istemi ile soruyoruz;

-Sporcularımızın hangi yıllardan maaş alacakları bulunmaktadır?

-Sporcularımızın maaşlarının halihazırda dahi ödenmemiş olmasının sebepleri nelerdir?

-Sahip olduğunuz ileri sürülen değerlerle ve inandığınızı iddia ettiğiniz Beşiktaşlı duruşu ile BJK Hentbol Takımı’na reva görülenleri, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün yöneticileri olarak nasıl bağdaştırıyorsunuz?

-Bağdaştıramıyorsanız gereğinin yapılmasını sağlamanız gerekmez mi?

-Beşiktaş’ın emekten ve sosyal adaletten yana duruşu olduğunu iddia eden sizler için bu durum emek hırsızlığı değil midir?


İzmir’den Türkiye Şampiyon’u olarak dönmesi sonrasında, Eskişehirspor ile oynanan maç öncesi stadımızda gerçekleştirilen kupa merasiminde, Hentbol takımımızın eski açık tribünde konuşlandırılmasına tepki gösteren taraftarlarımız için Sayın Mete Düren `` Buna tepki gösteren taraftarlardan kaç tanesi Hentbol takımı maçını seyretmiş.Tepki vermek kolay.” şeklinde beyanatta bulunmuştur.

-İletişimden sorumlu üye olarak Sayın Mete Düren’den şimdiye kadar hentbol maçlarına kazanılan kupaların törenlerinin haricinde hangi yöneticilerimizin iştirak ettiğini açıklamasını istiyoruz.

-Amatör şubelerden sorumlu üye Şeref Yalçın’ın en son izlediği amatör spor müsabakası hangisi olmuştur?

Mali İşlerden ve Sponsorluklardan Sorumlu Asbaşkan Ertunç Soğancıoğlu’na yanıtlaması istemi ile sormak isteriz;

- Hentbol takımımızın maçlarına futbol takımının formaları ile çıkmalarının sebebi nedir?

-Aynı maç içerisinde bazı hentbolcularımızın önünde reklam olan forma, bazılarının ise reklamsız forma giyiyor olmasının sebebi nedir?

- Ülker grubu hentbol takımının sponsoru mudur? Değil ise bu bedava reklamın sebebi nedir?

Hentbolcularımızın aylardır ödenmeyen maaşları ortada dururken, herbirine birer kol saati verilmesini yeter gören zihniyetin hala devam ediyor olması kabul edilemez.

Yönetim Kurulu ve o kurulun Başkanı, hizmet ettikleri Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Futbol Takımı’ndan ne kadar sorumlu iseler, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Hentbol Takımı’ndan da o kadar sorumludurlar.

“Bir kibrit de sen çak!” dememek için kulübümüzün bu duruma bir an evvel son vermesini ve yukarıdaki sorularımızın yanıtsız bırakılmamasını istiyoruz.

Arz ederiz.

Saygılarımızla

SonBarikat

Yazının tamamı için

Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız Avrupa İkincisi


Andre Vergauwen Kupası Finali'nde CS Meaux'a 65-56 yenilen Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, Avrupa İkincisi oldu.

Tebrikler ÇelikPençe...

"Yakıyorsak Aşkımızdan!" Duvar Kağıdı




Tam boyut için fotoğrafın üzerine tıklayınız.

not: Kendi çalışmamdır dilediğiniz gibi kullanımı serbest.

Beşiktaş'dan Kareler

















Dünkü meşale organizasyonundan.

Galatasaray CC 95-84 Beşiktaş CT





Mükemmel başlanan maçın böylesine bir fakla bitmesi hem üzücü, hem düşündürücü. Basketbol takımı ipi koparmış kendi hâlinde takılıyor gibi.

Önce Baxter ve Chatman'ın takımdan ayrıl kalışı. Yeni alınan yabancı guard'ın sakatlığı yüzünden piyasadan kayboluşu falan derken bir de Engin'in sakatlanması eklenmişti. Sezonu kapattı falan derken iki haftadır takımı tek başına sırtlıyor Engin. Bugün de başrolde o vardı diyebiliriz. Fedor ve Newley de bayağı etkiliydiler. Ancak rotasyonu kısıtlı bir takımdan 40 dakika aynı performansı beklemek hayalcilik olurdu.

Kimileri koç'a, kimileri oyunculara yüklese de bazı şeyleri Basketbol şubesinin toptan bir yapılanma ihtiyacı olduğu açık. Önümüzdeki sezon planları şimdiden yapılmalı. Maddi açıdan sıkıntı olacak yabancılarla yola başlamadan ayrılmak gerek. Yerli kalitesini arttırmak ve rotasyon derinliği sağlamak ise en birincil görev. Çok eleştirilen koç Burak Bıyıktay'ın ise kalmasından yanayım. Bu kadar sıkıntılara rağmen idare etmeye devam ediyor takımı. Düzgün şartlar altında bir sezon daha şans verilmeli. Her sene yapılan "sil baştan"lardan sıkıldık artık.

Bu arada Engin Atsür... Mire Chatman kadar estetik ve heyecan yaratan bir oyuncu olmasa da kalitesi - katkısı tartışılmaz. Ne olursa olsun takımda tutulmalı. Basketbol takımımızın "Xavi"si adeta.

Baba Hakkı'yı Anıyoruz


16 Nisan 2010, Cuma saat 11.00
İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı

Not: Ayrıca saat 10.30'da kulüp binasının önünden servis kaldırılacaktır.


Kuranyi mi?





Bir süredir Kuranyi aşağı Kuranyi yukarı konuşuyor herkes. Gelecek, gelmeyecek, gelsin, gelmesin...

Şimdi zaten yabancı transferi zor Beşiktaş'ta. İçerideki 8 oyuncu haricinde dışarıda bekleyen Zapo + Delgado var. Delgado büyük ihtimalle takıma dönecek, Zapo ya Bursa'da kalır ya da bir yerlere yollanır dönüşü yok. Delgado'nun dönüşüyle birlikte 1 yabancının daha gönderilmesi gerekiyor ki o adam da nedense Tello olacak gibi geliyor bana.

Bana kalsa Tello, Delgado, Tabata üçlüsünü paket yapar yollarım bir yerlere daha da kapıdan içeri almam. Neyse konumuz Kuranyi.

Kuranyi bildiğiniz gibi santrafor. Takımda şu anda direk santrafor oynayacak 3 adam var. Bobo, Nobre, Batuhan. Batuhan'a güvenerek ileriye yönelik plan yapılamayacağı belli. Öyle bir adam ki ne ona güvenip sezona başlayamazsınız; ne de onu yok sayıp transfer yapamazsınız. İki ucu "zorlu" değnek yani. Nobre'yi direk bir yerlere yuvarlayıp kurtulmak lazım ama; Figer öyle bir kitlediki onu bize...

Bir de Bobo var. Beşiktaş'ın gol yükünü sırtlayan adam. Beşiktaş tarihinin en defansif sisteminde, arkasında en fazla 1 adet yaratıcı adam bulunan, kanatları çalışmayan Beşiktaş'ın 11 gollü forveti. 24 yaşında. 20 yaşından beri Beşiktaş'ta. Hani yıllarını kulübe vermiş, kulüp ona yıllarını vermiş. Neredeyse bizim çocuklardan sayılır. Bana kalırsa Türkiye'nin en iyi forveti. Şimdi bu adamı gözden çıkartıp 29'luk Kuranyi'ye mi güvenmek lazım?

Kuranyi'nin sözleşmesi biriyor. Bobo satılıp yerine Kuranyi alınır deniyor da. Bobo'nun maaşını, Kuranyi'nin potansiyel maaşını düşünürsek mali açıdan hiçbir kârı olmayacak bir iş. Tabii Bobo'yu 35 Milyon'a satmazsak ya da Kuranyi 1 Milyon'a oynamazsa.

Hepsini geçtim, bu takımın santrafora ihtiyacı var diyenlere şaşırıyorum. Bize kanat lazım kanat! En acil ihtiyacımız olan şey. Kanatları çalışan bir Beşiktaş'ın forvetleri bulunmaz bir nimettir. Hatta kanatların çalıştığı bir sistemde Nobre bile senede 15 gol falan atar.

O zaman Kuranyi'ye ne gerek var? +2 kontenjanında kullanıp, milyonları verip kulübede oturtmak için mi? Yoksa Bobo'yu kaybetmek için mi?

Nice Senelere Büyük Başkan


Allah size uzun ömürler versin, başımızdan hiç eksik etmesin.

Nice senelere...

Stefano'nun Gidişi ve Sakatlıklar


Devre arasında, sebebini bilmediğimiz bir şekilde takımdan ayrılan İtalyan kondisyoner sonrası takımda yaşanan sakatlıklar dikkatinizi çekmiştir. Yaşanan bu sakatlıkların çoğunun da adale sakatlığı olması durumun önemini gösteriyor. Gerçekleşen bu sakatlıkların maç içerisinde darbeye bağlı olmaması Stefano'nun bu takım için ne kadar önemli bir parça olduğunu gösteriyor bana kalırsa.

Tabata, Nihat ve Ferrari'nin uzun süreli sakatlanması; Tello, Ernst ve Nobre'nin ise kısa süreli de olsa takımdan ayrı kalmasının tesadüf olmadığını düşünüyorum. Stefano takımda iken böyle sakatlıkların yaşanmaması bunun en büyük göstergesi.

Geçen sezon şampiyonluğa giderken kronikleşen sakatlığı bulunan Delgado ve son dönemlere doğru sakatlanan Nobre dışında sakat oyuncumuz bulunmuyordu. Bugün baktığımızda ise en az 3-4 ilk 11 oyuncumuzun sakat olduğunu görüyoruz. Ankara'da kaybedilen 2 puanı -ya da kazanılan 1 puanı- sakatlıklara bağlamak istemiyorum fakat bunun etkisi de göz ardı edilmemelidir.

Sakatlıkların dışında, maçın genelinde Ekrem, İ.Üzülmez, Fink gibi fizik gücüyle oynayan yani koşarak mücadele eden oyuncularımızın yorulduğunu ve mücadele edemediğini gördüm. Geçen sezon gelen şampiyonlukta; oyunun son bölümlerinde diri kalmamız ve skor avantajımız olmasa bile inanılmaz bir hırs ve eforla galip gelmemiz, Stefano'nun bize kattığı artılardı diye düşünüyorum.

Tüm bu yaşananlara şanssızlık, dikkatsizlik, ruhsuzluk vs diyenler olabilir fakat ben bütün bunların en önemli sebebinin, Stefano'nun ayrılması olduğunu düşünüyorum.

Yeni Sözleşmelerin Bedelleri





- Kaptan Üzülmez: (1 milyon TL garanti ücret alacak. Oynadığı her maç için de 25 bin TL kazanacak)

- 2. Kaptan Toraman: (3 yıllık imza attı. İlk sezon 3, ikinci sene 3.1, üçüncü yıl 3.2 milyon TL garanti maaş alacak. Maç başı ücreti ilk yıl 27 bin TL olacak ve her sezon 5’er bin TL artacak)

- Rüştü: (Yeni sözleşme gereğince yıllık 1.6 milyon TL alacak. Maç başı ücreti ise 30 bin TL)

- Yusuf "Kara" Şimşek: (1 yıl daha Beşiktaş’ta. 500 bin TL garanti ücreti var, 25 bin TL de maç başı)

- Uğur İnceman: (Opsiyonlu 1 yıllık sözleşme yapıldı. 550 bin TL garanti, 30 bin TL de maç başı kazanacak)

Ücretler gayet makul. TL üzerinden anlaşılması da güzel olmuş.

Sadece Uğur ile sözleşme imzalanması garip geldi. Ancak onu transfer döneminde takas elemanı olarak kullanacaklarını düşünüyorum. Ernst, Fink, Necip varken bir de 29'luk Uğur'a gerek yok. Alınacak genç bir futbolcu karşılığında gönderilir, iyi bir fiyata anlaşılır.

Yusuf'un yarım sezonda kattıkları ortada. Seneye rotasyon dahilinde kullanılabilinir. Sözleşmesi de makul. Rüştü gibi Türkiye'nin tarihinde gördüğü en iyi kalecilerinden birine bu saatten sonra futbolun içinde kalmak istediği süre dahilinde her zaman fırsat verilmesinden yanayım.

Yaşlı oyuncuların takımda kalmak istediklerinde yönetimin de onlarla sözleşme yenilemesi gençleri ve yabancıları etkiler. "Bu kulüp oyuncusuna sahiplenir" diye düşünürler. Burdan bakarsak iyi bir hamle olduğunu söyleyebiliriz. Yusuf ile Rüştü'nün kariyerlerini düşünürsek gençlere çok yardımcı olacakları kesin. Yabancı takımların yaşlı oyunculara nasıl sahip çıktıklarını görüyoruz.

Sözleşmeleri ayarlayan ekipten transfer döneminde de aynı performansı bekliyorum. Özellikle Gaziantep'den elimizi ayağımızı uzak tutmak gerek. Başkan fazla bonkör davranabiliyor.

Haddini Aşmış Ferrari





"Bir kere Türkiye artık önemli futbol ülkelerinden biri, bunu söylemek lâzım kesinlikle. İtalya ile karşılaştırdığım zaman ise Türkiye liginin fiziksel açıdan daha zor şartlar sunan bir lig olduğunu söyleyebilirim. Ancak ülkenizde fiziksel yapı ne kadar güçlüyse, düşünsel oyun ve taktiksel içgüdü o kadar az işin içerisine katılıyor da diyebilirim. Fakat tüm bunların arasında en vahim taraf Türk futbolunda taktik yok. Yani ekol olarak bunun eksikliği gözüküyor"

Ne yani yalan mı söyleseymiş?

Bunu ülkemize gelen her yabancı söyler zaten. Tek bir fark vardır. Diğerleri "Türklerin teknikleri iyi" der konuyu kapatır ve taktiğe girmez. Ferrari "taktik" yok der açıksözlü davranır.

Attığınız başlık da hiç olmamış canım.

İç Transferde Son Durum


İbrahim Üzülmez, Toraman ve Rüştü'nün ardından Uğur, Yusuf ve Hakan'la da anlaşmaya varılmış.

Kaptanların bir yere gitmesi zaten düşünülemezdi. Hele ki İbrahim Toraman'ın takımdan ayrılması, Beşiktaş'ımızı savunma rotasyonunda baya bir sıkıntıya sokardı. Onun oynamadığı maçlarda takımın ruhunun yarısının olmadığını düşünüyorum. İbrahim Üzülmez ise zaten 10 yıldan fazladır bizimle ve kim gelirse gelsin kesmeyi beceremedi. Kaptan sağolsun her geçen sezon, bir başka deyişle yaşlandıkça daha da iyi oynamaya başladı. Onun bu performansıyla İsmail 'in oynamasını zorlaşıyor.

Rüştü ise büyük bir fedakarlık yaparak; hem ücretini 1.5 milyon euro'dan, 1.5 TL' ye çekmiş, hem de Necip'in ücretine iyileştirme yapılmasını istemiş. Bu asil davranışından dolayı tebrik ediyorum Rüştü'yü ve şimdiye kadar yazdığım ve söylediğim tüm ters yorumlar için de özür diliyorum.

Uğur ve Yusuf'la ise niye ve hangi şartlarda anlaşma yapıldığını anlamadım açıkcası. Yusuf artık fiziksel açıdan iyice çökmüş durumda ve 30 dakikadan fazla performans göstermesi çok zor gibime geliyor. Uğur'un ise Beşiktaş'ımızda oynayacak kapasitede olmadığını düşünüyorum. Aynı zamanda A2 takımdan yükselen genç yeteneğimiz Necip'in oynamasını da zorlaştırabilir bu karar.

Hakan Arıkan' da çok güvendiğim bir kaleci ve Rüştü'nün ardından onunda kalmasının bizim için önemli olduğunu düşünüyorum.

Yeni sözleşmelerin Beşiktaşımıza hayırlı olması dileğiyle... Nice şampiyonluklara...

Yeni Yönetimimizin Amatör Branşlara Bakışı!


Uzun bir süredir maddi sıkıntı içerisinde olmalarına rağmen ligde ve kupada kazanılmadık başarı bırakmayan Beşiktaş Hentbol takımı Beşiktaş yönetiminin isteği ile getirildikleri İnönü stadında Eskişehirspor mücadelesini Eski Açık tribününde izlemeye layik görüldüler.


Bu konuda Mete Düren'in 1903radyo`ya yaptığı açıklamada;

`` Buna tepki gösteren taraftarlardan kaç tanesi Hentbol takımı maçını seyretmiş.Tepki vermek kolay.Kupa alınmasıyla birlikte Hentbolcu oyunculara jest olsun onare edilsin diye düzenleme planlandı.Çok spontane ve ani gelişen bir olaydı.Tribüne yoğun ilgi olduğu için törenden sonra oradan tribüne ulaşabilcekleri en kolay yer olan Eski Açıkta oturup maçı seyretmişler.Kendi sporcularımıza arzu ettikleri zaman maçı izlemesi için bir yer yeni yapılacak stadımızda düşünüyoruz.`` diyerek sözlerini tamamladı.

-Haber 1903-

Haberin tamamı için




Bu nasıl bir mantıktır yahu?

İstanbul dışında yaşayan Beşiktaşlıların, bu maçları izlemesi neredeyse imkansız. Canlı yayın yok - bir kanalımız olsa belki yayın olabilirdi de - , deplasman da senede kaç tane ve nerelerde oluyor tartışılır?

Şehir dışında yaşayan ya da maddi imkansızlıklardan dolayı Beşiktaş maçlarına gelemeyen insanların Beşiktaş yönetimine tepki göstermeye ve eleştirmeye hakkı yok mudur?

Tepki gösteren taraftarlardan kaç tanesinin maça geldiğini de sormuşsunuz; acaba siz yönetim kurulu olarak Beşikaş Hentbol Takımı'nın kaç maçını izlediniz? Daha geçen hafta İzmir de kupa finali varken kaç kişiydiniz salonda?

İnsanların yaptıkları hataları kabul etmeleri bir erdemdir. Siz böyle bir şeyi yapmak yerine, suçunuzu ört bas etmek için taraftarın üzerine atıyorsunuz.

Yazık...


Serdar Özkan'a Ne Yapmalı?





Geçenlerde diğer blogda yazmıştım Serdar hakkında uzun uzun. (Buradan Ulaşabilirsiniz)

Olmuyor bu adam, OL-MU-YOR!

Ama ne kadar kızsam da sövsem de Serdar Özkan'ı kaybetmemeyi de çok istiyorum. Kazanırsak eğer onu, elimizde süper bir cevher olacak.

Son Eskişehirspor performansını da gözönüne alırsak bu adamın son vuruş anına kadar başarılı olduğu gerçeği tartışılmaz. Ama o son vuruş yok mu... Bazen şanssızlık, bazen baskı... Olmayınca olmuyor işte.

Ne yapmak gerek?

Bence Serdar Özkan'ın üzerine düşülmeli. Maçlardan önce tribünlere çağırılmalı. Hata yapsa dahi alkışlanılmalı. Kazanılmış bir Serdar Özkan benim adıma kupadan daha anlamlı bile olabilir. Kupaları her zaman kazanırsınız ancak böyle yetenekler kolay bulunmuyor.

Kupa için sabretmedi mi bu taraftar? 6 yıl, 10 yıl... Ne kadar gerekirse beklemedi mi?

Özellikle sahaya yakın oturan taraftarların. Buradan devam edebilirsiniz.

27.Hafta Beşiktaş 3-2 Eskişehirspor


Maçtan yarım saat önce stada girmiştim ve nerdeyse -numaralı hariç- tüm tribünler doluydu. Bilet fiyatlarındaki indirim ve takımın tekrar şampiyonluk yarışına ortak olması kuşkusuz bunun en büyük sebepleri. Trabzonspor maçında da fiyatların ve stadın böyle olması yönetimden kısa vadede istediğimiz tek şey.

Maça gelince, 1-0 geride başladık resmen.Ama tribün ve futbolcuların hırsında bir değişim yoktu. 20 dakikada Ernst'in müdahalesiyle penaltı ve 2-0 oldu durum. Tam düşünmeye başlamıştım: "heh işte şimdi bittik, tribün moralsiz, futbolcular moralsiz vs."Düşündüklerimin tam tersi gerçekleşti ve hep beraber inanılmaz bir hırs ve mücadeleyle maça asıldık. Tribünün katkısı, futbolcuların hırsı, Mustafa Hoca'nın müdahaleleriyle maçı kazanmasını bildik ve şampiyonluk yolundan sapmadığımızı gösterdik.

Mustafa Denizli, futbolcular ve tribün hepsi de inanılmaz efor sarfederek büyük bir alkışı ve saygıyı hakettiler. Hepinize teşekkürler...

Bu galibiyet Şifo Mehmet kardeşimizin yüzünde ufak da olsa bir gülümseme; moralinde de az da olsa bir artış olduysa ne mutlu bize...

Beşiktaş-Eskişehirspor


Bursa puan kaybetmişken, Fb-Gs birbirini yiyecekken, Şifo kardeşimiz bizimle beraber sevdasını haykıracakken 3 puandan başka birşey düşünülemez.

Haydi Beşiktaş'ım olamaz diyenlere inat al şu 3 puanı da sustur herkesi.

Aklında Bir Tek Beşiktaş



Geçen hafta hemen hemen hepimiz, Antalya'lı 'Şifo' Mehmet kardeşimizle ilgili haberleri görmüşüzdür. Kardeşimiz 11 yaşında ve 300.000 kişiden birinde görülen SSPE hastası. Hastalığı süresince Beşiktaş dışında -babasının ismi dahil- hiçbir şeyi hatırlamıyor. Bilindiği kadarıyla da bu hastalığın bir tedavisi yok maalesef. Kardeşimizin tek isteği ise Beşiktaş İnönü Stadı'nda, taraftarla beraber bir maç izlemekti.

Haberin medyaya yansıması üzerine, Antalyadaki Beşiktaşlılar, Şifo'yu ziyaret ederek ona moral vermeye, ailesine de destek olmaya gittiler. Bu yaptıklarından dolayı teşekkürü onlara borç biliriz.

Daha sonra ise yönetim, Şifo Mehmet'i maça getirmek için ailesi ve doktorlarından gerekli izinleri almak için kolları sıvadı.Bu sabahta kardeşimiz babası ve ağabeyi ile İstanbul' a geldi. Bugün Ümraniye'ye giderek futbolcularla tanışacak olan Mehmet, yarın ise Beşiktaş taraftarıyla "Saldır Beşiktaş'ım" diye bağaracak .





Elazığ'daki deprem sonrası, deprem bölgesine giderek yardım eden ve okul yaptırma sözü veren yönetim, bu konuda da duyarsız kalmadığınız ve Mehmet kardeşimize maç izleme şansı verdiğiniz için teşekkürler...

Allah acil şifalar versin kardeşimize. Beşiktaşkına kavuşmak biraz olsun moral olsun Mehmet'e ve hastalığını atlatmasına -bir umut- yardımcı olsun.



Bu Alemde Ekol Beşiktaş Hentbol





Bir branş düşünün ki Türkiye'de bu branşın öncüsü Beşiktaş olsun. Bir kulüp düşünün ki Türkiye 107. yılını daha yeni kutlamış olsun.

Bu Türkiye'nin en köklü kulübün en başarılı branşı da bu öncü olduğu branş olan Hentbol. Namağlup liderlikler, kupalar, şampiyonluklar. Ödülleri ne biliyor musunuz? Geçen sezon bir adet kol saati. Bu sezon bir kupa daha kazandılar şimdiden. İzmir deplasmanında kaldırdılar kupayı; otobüsle geri dönmek üzere yola çıktılar. Otobüsle!

En kötü tarifeli uçaktan bilet alırsın be arkadaş çok mu zor?!

Taraftarın en çok sahip çıkması gereken branş da bu herhalde. Sadece özveri ile oynayan sporcuların gözlerinin içine baka baka destek vermek...

Helal olsun tüm hentbolcularımıza. Bizim yönetimden kestiğimiz umudu onlar da kesmiş herhalde beklentileri de kalmamış; ama yine de terlerinin son damlasına kadar savaşıyorlar.

Şaampiyoon


Hentbol takımımız geçen çarşamba İstanbul'da 30-30 berabere kaldığımız İzmir ekibini 28-25'le mağlup ederek Türkiye Kupası'nı kazandı.

Tüm imkansızlıklara rağmen bunu başaran başta Müfit Hoca olmak üzere bütün oyuncularımızı kutluyoruz.

Görsel:Sonbarikatbeşiktaş'tan

Özhan Canaydın


Türk sporunun ve Galatasaray camiasının önemli ismi bugün Bursa'da -ona yakışan şekilde- son yolculuğuna uğurlandı.

Gerçekten çok efendi ve "adam gibi adam" sıfatına uygun bir ismi kaybettiğimizi düşünüyorum.

Tüm spor kamuoyunun ve Galatasaray camiasının başı sağolsun.

Valentin Granatkin Turnuvası En iyi Orta Saha: Orhan Gülle


U18 Milli takımımız ,Valentin Granatkin Turnuvası üçüncülük-dördüncülük maçında, Belçika'yı 2-1 yenerek turnuvayı üçüncü olarak tamamladı.

A2 takımı oyuncularımızdan Orhan Gülle'de bu turnuvada oynadığı futbolla en iyi orta saha oyuncusu ödülüne layık görüldü.

Tebrikler Orhan, aynı başarıları Beşiktaş A takımında da göstermen dileğiyle...