Pompa'lama





Los Galacticos Galatasaray, Brezilya Millî takımı Fenerbahçe.


Çakma İtalyan Ferrari, Bank Asya 1. Lig adamı Fink, ve daha bir sürü küçük takım oyuncusuyla Beşiktaş. Bir de çapsız, futbol bilmeyen, eski kafalı Mustafa Denizli.

Fenerbahçe 31, Galatasaray 29, Beşiktaş 27

ve hatta: Bursaspor 26, Kayserispor 25

Sevgili basınımızın "pompaladığı kadar" yokmuş değil mi?

Fenerbahçe'ye attığımız 3 gol, ligde yediğimiz azıcık gol falan. Mehmet Demirkol, Ahmet Çakar, Rıdvan Dilmen, Erman Toroğlu ve diğerleri.

Çok mu zorunuza gidiyor?

Mesela Fink'in Fenerbahçe'ye attığı gol, Ferrari'nin performansı, Mustafa Denizli'nin Daum'u mat edişi, Bobo'nun Lugano'yu sırtlayıp Volkan'ı selamlaması.

Harbiden söyleseler keşke neler hissettiler o anda...

Bir de Ercan Saatçi (aka Damat Ercan) var mesela. Onun bir şey söylemesine gerek yok. Pazar günkü komik yazısı yeterince belli etti hissettiklerini. Siz de anlamışsınızdır.

Don't Give Up / Pascal'dan Kazım'a




Don't give up, never give up!
And don't care about the bullshit what the people says.


Pascal Nouma, Kazım'ın saçma açıklamasından sonra Haber1903'e söyledikleri.

Kazım'a da "önce iş yap, sonra konuş" dedi Pascal. Kazım'ın iyi bir futbolcu olduğunu, ancak bu yaptığının yanlış olduğnu söyedi. Tek hatasının "tombala" olduğunu söyledi bir de. Ayrıca o hareketin Fenerbahçe'ye değil, bazı kişilere olduğunu yineledi.

Kartı Taksana!


Fenerbahçe maçında yakamızda bunlar var;

Taraftara:





Sayın Başkan'a:


Adaletin Pek Hassas Terazisi (!)






Bu terazi öyle hassastır ki,

Beşiktaş tribününe kim tarafından gönderildiği "belli olmayan" kişilere yaptırım gelmez. Bu kişiler orada maç izleyen, takımını destekleyen, ya da protestosunu yapan masum taraftarlara "el kadıran" köpeklerdir. Bu karagümrüklü köpekler salınır Kapalı tribünde "asayiş"i sağlarlar.(!)

Onlara kaldı ya Beşiktaş!

Bir süre sonra;

Beşiktaş taraftarı artık son raddededir. Başkan'a stadda küfür edilir. Tribün liderleri gözaltına, ardından 1 senelik ceza!

Niye?

Sayın Başkan Gözdağı veriyor tribünlere!

Bizim polis teşkilatı da sağ olsun burada gerekli "rolünü" başarıyla oynuyor.

***

Birkaç hasta sonra Fenebahçe-Galatasaray gibi bir dünya derbisine(!) yakışmayacak bir basketbol maçı. Başrollerde pravokatör sarışın bir abla, ve diğerleri...


İnönü'deki maç için bilet almaya kuyruğa girmişler.

Sayın Emniyet görevlilerimiz, adaleti kime göre neye göre dağıtıyorsunuz!?

Yasaklanması gerekenler dışarıda kalmıyor, içeride olması gerekenler dışarıda kalıyor!

Sizin o hassas terazinizi ..!


Not: Fotoğraf atanalirspor.blogspot.com'dan alıntı.

Gerilim Hattı!




- Tribünleri temizleyeceğim.
- Gerçek Beşiktaşlı başkanına küfür etmez.
- Yaklaşık 30 Beşiktaşlı 1 yıl stada girmeme cezası aldı.
- Efes maçına "daha girişteyken" gerdikleri taraftarlar.
- Derbinin biletler uçtu!
- Stad girişinde kimlik kontrolü.
- Tribün içine yerleştirilecek olan sivil polisler-güvenlikçiler.

Bırakın bir futbol takımını, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir işletmenin bile başına böyle kötü bir başkan gelmemiştir. Beşiktaş camiası ne suç işledi de böyle "Allah'ın Belası" bir başkana kaldı bilmiyorum.

Haftalardır taraftarı geriyor Demirören. Herkes "son radde"de. Ülkemizde "dünyaaaa derbisi" olduğu iddia edilen maçlara oranla çok sakin geçer tribün açısından.(Gerçi en "pis" taraftarın Beşiktaş'ınkiler olduğu söylenir!) En fazla küfür...

Ancak son yapılanların taraftara etkisi malum. Cumartesi gecesi İnönü'de olabilecek her şeyin sorumlusu Demirören'dir. Böylesine büyük bir kitleye bu kadar işkence edilmez.

ÖZLEMLE ANIYORUZ












Kalbini değil, Aklını Dinle





İsmail Köybaşı açıklama yapmış. "Beşiktaş'a uzun yıllar hizmet etmek istiyorum" falan demiş. Klasik genç oyuncu demeçleri.

Bana kalsa şu seviyede bile bir 15 yıl izlerim onu orada.

İbrahim Üzülmez'in 10 yıldır Beşiktaş'ta olduğunu düşünüyorum.
20 yaşındayım, 10-11 yaşından beri düzenli olarak maç takip ediyorum sayılır. İbrahim Üzülmez'i izleyerek geliştirdiğim "sol bek" anlayışını anca 15 yılda yıkar zaten. Gözlerimiz sol bek görmüş olur.

Ancak kendimi değil de şu an Beşiktaş'ın A takımdaki en çok sevdiğim iki futbolcusundan (Ernst-İsmail) biri olan İsmail'i ben bu ülke dışında görmek istiyorum.

İsmail Köybaşı, aklını kullan ilk fırsatta git yurtdışına. Tabii öyle ikinci sınıf Alman takımlarına falan atlama da, seviyeni yüksek tut kardeşim. Sen burada durdukça, Beşiktaşımın formasını giydikçe seni "adamdan" saymazlar. Arkadan bir kere adam kaçar "defansı zayıf, arkasından otoban döşeniyor" denir. Sen çıkarken, başkaları giydiğin siyah-beyaz formanın eteklerinden aşağı çeker seni. Tabii bu senin değil Beşiktaş'ımın ismini savunamayan spor yorumcularının, eski futbolcu-menejerlerin, buna izin veren yöneticilerin suçu.

Sen git kardeşim, biz çekeriz Üzülmez'lerin cefasını.

FM 2010 Beşiktaş İncelemesi 2


Oyun çıkar çıkmaz, yükleyip oynamaya başladım.2009' a göre oynanabilirliği daha güzel.İlk olarakta Beşiktaş'ı aldık tabiki.

Bay Kerahet'in yazdıklarına ek olarak:

-Nobre'ye gerek yok.Bobo, Batuhan ve Nihat üçlüsünden ikisi çift santrafor için gayet başarılı.Ama bir sağ açık bulup Holosko'yu forvette değerlendirmekte mantıklı.

-Toraman, Sivok ve Ferrari stoperde Türkiye için fazla bile iyiler.Birde 2.sezon başında kiradan dönen Zapo katılınca, gayet iyi dört tandem oluyor elimizde.Türk olarak Freiburg'dan Ömer Toprak, her ne kadar alamasamda, çok iyi özelliklere sahip.İyi iş yapar, yaşı da genç çünkü.(20)

-Tabata ve Delgado'yu beğenmedim ben açıkcası ve taktiğimi 4-2-2-2 ye çevirdim.

-2.sezon sözleşmeleri biten Deco veya Riquelme bonservissiz olarak alınabilir.

-Gökhan İnler, Nuri, Hamit, Mesut Özil, Mehmet Ekici gibi gurbetçilerden 2 tanesini alırsanız, işinizi görür.

-Rüştü, Hakan, Korcan bunlarda iş yok benim izlenimlerime göre.Bunlara ilaveten Türk olarak alınabilecek tek kaleci Standart Liege'den Sinan Bolat.Yabancı olarakta Ochoa'yı alabilirsiniz.

-Kariyerlerini Brezilya'da sürdüren Ronaldo ve Adriano ikilisinde birisini alırsanız işinize çok yarayacaktır.

-Fakat elimizdeki yabancıları paraya çevirerek göndermek gerçekten çok zor.Ben sadece Holosko'yu satmayı başardım mesela.

İlk bakışta ve oynayışta Beşiktaş ile ilgili gözüme çarpan şeyler bunlardı.Oyunun en kötü yanı, Türk futbolcuların astronomik bonservis ücretleri.Gerçi yazın ortaya atılan ve ödenen rakamları duyunca,görünce oyun gerçekçi olmuş diyoruz içimizden.

O değilde Sercan'ı da iyi yapsalarmış ya 12 finishing ile bir sezonda 30 küsür gol attı...

FM 2010 Beşiktaş İncelemesi





Sonunda oyunu uzuncana oynama fırsatı buldum. Doğal olarak Beşiktaş'la oynamaya başladık.

İzlenimleri maddeler halinde aktarmaya başlayalım:

  • Nobre'yi, Bobo'yu unutabilirsiniz. Batuhan ve Nihat çift forvet mükemmel iş yapıyor.
  • Orta alanda Fink'i unutabilirsiniz. Ernst ve Necip yanyana gayet makul. Uğur İnceman da destek kuvvet.
  • Tabata kötünün iyisi. Delgado gelince kadroda yeri yok.
  • Holosko'nun özelliklerine aldanmayın. İş yapıyor.
  • Tandem Ferrari-Sivok. Sağ bekde zor maçlarda Toraman. Kolay maçlarda Rıdvan deneyin. Ayrıca Muslu Nalbantoğlu'nu transfer etmenizi tavsiye edebilirim. Maliyet-Verim dengesi mükemmel denilebilir. Sol bekde İsmail'den başka birine gerek yok. Yarım sezon bitirdim sadece bir kez Üzülmez'e forma verdim.
  • Adriano, Riquelme, Ronaldo, Deco gibi dünya yıldızlarını kovalayın. İlk sezon bitişine doğru bedava alabilirsiniz. (Forza Bosman! (: ) Amacınıza ulaşacaksınız. Ayrıca Gökhan İnler, Nuri Şahin gibi isimler de iyidir. Ben Onur-Necip'de ısrarcı kalabilirim. Hadi bir ekstra daha söyleyeyim: Christian Poulsen. Deneyin. (:
Şimdilik benden bu kadar. Yazar arkadaşım devamını getirir. Güzel oyun açıkcası. Hele FM 09 faicasından sonra kaymak gibi oldu.

Resim de Şampiyonlar Ligi birinci tur eşleşmeleri. Rakip Milan, hadi hayırlısı.

Hadi Bastır Şanlı Kartalım!




Beşiktaş JK - Wfl Wolfsburg
Saat: 21.45
Beşiktaş, Şeref Bey ,İnönü Stadyumu
Star TV

Maç hakkında yazı için tavsiye:
GolsüzEşitlik'den Felix'in Yazısı İçin Tıklayınız

Wolfsburg - Trabzon




Geçen sefer tarihi bir belge vermiştim yazının yanında. Bu sefer direk "tarihi" veriyorum.

Şu iki maçtan kazanılacak 6 puan takımı uçurur.

ŞL'de Wolfsburg'u yenmek ve Manchester'ın evinde kazanacağı üç puanla birleştirmek Beşiktaş'ı grup ikincisi yapar. O ikincilik, takımın en kötü UEFA'ya gitmesini sağlar. Kaybedilen puanların telafisi ise yine içeride oynanacak CSKA maçı. Yani geri dönülmez bir yol değil. Ancak kendi kaderini çizmek isteyen takım içeride Wolfsburg'u yener ve keyfine bakar.

Trabzon deplasmanı eskisi gibi değil. Artık Trabzon maçları normal bir anadolu takımına deplasmana gitmekten farksız. Her ne kadar sevmesek de Bursa deplasmanı daha çekinilir bir deplasman mesela. Hatta Eskişehir veya Ankaragücü deplasmanı bile Trabzon deplasmanından daha zor sayılabilir. Yani Karadeniz sahillerinden 3 puanı alıp dönmek zor değil. Hele ki Trabzon defansı Galatasaray maçındaki gibi olursa takım ilk defa bir maçta 3 gol atmış olur.

Hadi Beşiktaş, seriye devam!

Genel Beşiktaş Analizi


Beşiktaş'a, Türk Millî Takımını temsil etme hakkının verildiği belge. Belgenin gerçekten aslı bu mu yoksa sonradan hazırlanmış bir şey mi bilmiyorum ancak önemli bir "simge" sonuçta.

11 haftada 6 gol yemiş, ligin en az gol yiyen takımı.

11 haftada 11 gol atmış, ligin en az gol atan takımından sadece 3 fazla. Lig on üçüncüsü ile yarışıyor gol atma sayısında.

Schildenfeld, Diatta, Gökhan Zan... Yıllardır ne adamlarla uğraştık. Şimdi: Ferrari + Sivok + Toraman (hatta bir de Kaş) ile ülkedeki en iyi tandem kombinasyonlarını yaratma imkanı bizde.

Lugano iyidir, Servet iyidir tamam da; ikinci adamlardan kaybediyor rakiplerimiz. Bilica, Zan, Güngör, Aşık, Önder... Çapı belli adamlar sonuçta.

Orta alanda nihayet istediğim ikili var. Sene başından beri Fink-Ersnt bekliyordum. Sanırsam
Mustafa Hoca bu ikilide karar kıldı sonunda. Ernst arkasında Cisse varken oynadığı oyuna yaklaştı yine. Fink defansif anlamda ülkenin en iyilerinden. Stoper gibi top kesebiliyor. Konsantrasyonu, disiplini çok iyi. Sahada kaldığı süre boyunca sürekli gözü-aklı-fikri oyunda. Kaçırmıyor pozisyonları. Arkasında Fink'li Ernst'i tartışmaya gerek yok. Mükemmel adam bu Fabe...

Tabii orta ikilinin önündeki adam var. Bu adam tartışmasız Tabata olmalı. Ankaragücü karşısında oynamamasının sebebi Wolfsburg maçı büyük ihtimal. Tabata'yı Manchester maçından hatırlıyorum da, bir kaptan gibi organize ediyor takımın ileri hattını. Canlı izleyenler hak verecektir bana. Önünde Nobre gibi pozisyon özürlü, sezgileri zayıf bir adam oynayacağına Bobo gibi daha "komple forvet"e yakın bir adam oynamalı.

İleri kanatlar sıkıntılı. Aslında kadroda en zengin bölge orası. Tello, Holosko, Nihat, Serdar Özkan, Erkan Zengin, Yusuf... Hatta Bobo ve İsmail.

Serdar'da ısrar etti Hoca, sonra kesti. Erkan Zengin'in alınmasını istedi; adam piyasada yok. Holosko sakatlık + form tutma falan uzun süre yok. Bobo'yu santrafor'a, İsmail'i beke koyduk diyelim. Kalıyor Tello, Yusuf ve Nihat.

Bu üçü aynı anda sahada olunca Tello orta, Nihat sağ, Yusuf sol oluyor. Yusuf'u solda, Tello'yu ortada kaybedeceğime; Tello'yu sola, Yusuf'u ortaya alır ikisini de kazanırım. Tabii çok zorda kalmadığın sürece Yusuf'u 65-70'de oyuna alırım o ayrı.

Son olarak İsmail Köybaşı. Yazar arkadaşım Ceyk kızacak yine bu çocuğu övüyorum diye ama haketmiyor mu? Dün geceki (Beşiktaş 1-o Ankaragücü maçı) mükemmel oyununu bir de golle süsledi. Golde top rakibe çarpmışmış. Çarpsın anasını satayım; Üzülmez'in orada topu ayağına aldığını düşünün. Kafayı öne eğecek, Orta-şut karışımı zayıf bir şey atacak. İsmail alıyor "bammm!" diye çekiyor şutunu, ortaları da Türkiye şartlarına göre sert ortalar. Dün forvetler biraz daha şanslı olsalar asistleri de gelecekti İsmail'in. Defansı kötü, güçsüz adam diyenler de iyi izlemişlerdir maçı umarım. Kaç top çaldı, kaç mücadeleden galip çıktı ben sayamadım. Dün onun yediği tekmeleri, dizleri, omuzları, dirsekleri bir maçta yiyen kaç futbolcu var? Yaşının verdiği heyecanın aksine gayet soğukkanlı karşılıyor her şeyi. Adamımsın be İsmail!